MS Hastalığı Nedir? Kontrol Altında Tutulabilir mi?
Multipl Skleroz ( MS ) vücutta bağışıklık sisteminin kendisine ait dokuyu yanlışlıkla yabancı madde olarak algılaması sonucu meydana gelen otoimmün bir hastalıktır.
MS Hastalığında beyin ya da omuriliği etkilenir ve bu da görmeyi, kol ve bacak hareketlerini etkiler. Ayrıca duyu problemleri ve denge sorunları gibi pek çok soruna neden olur. MS hastalığı ataklar halinde gelişir ve uygun tedavi, düzenli takiple kontrol altında tutulabilir.
Kaynak; https://www.saglik.gov.tr/TR,24355/ms-bir-son-degil.html
MS teşhisi konan hastanızın kaliteli bakımını sağlayabiliyor musunuz?
Multipl sklerozlu hastaların evde bakım ortamında da ilaç rejimini sürdürmesi tedavinin yüksek uyum ile yönetilmesi açısından önemlidir. Bu uyumu desteklemede hemşirelerin önemli bir rolü vardır. Hemşireler tarafından verilen hasta eğitimi, evde bakımda hastanın tedaviye uyumunu olumlu yönde etkileyen bir girişimdir.
Kaynak; https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/931880
Siz de MS teşhisi konan hastanızın bakımı ve rehabilitasyonu için en doğru çözümü arıyorsanız ana sayfamızı ziyaret ederek kurumsal bakım seçeneklerini inceleyebilirsiniz.
Evinizde bakımveren ya da bakıcı ile bakım sürecini yöneten bir aile bireyi olarak yetkin hissetmiyorsanız kendiniz için yada bakıcınız için eğitim paketlerimizi seçebilir, profesyonel bakıcı veya hemşire adaylarımıza erişebilir, süreci bizimle yönetebilirsiniz.
Multipl Skleroz (MS) sıklıkla erişkinleri etkileyen, beyinde ve omurilikte, mesajları taşıyan sinir telleri etrafındaki koruyucu kılıfın (miyelin kılıfı) hastalığıdır. Otoimmün bir hastalık olan MS, yapılan araştırmalara göre özellikle 20-40 yaş arası yetişkinlerde görülmekte ve kadınların erkeklere göre 2 kat daha fazla risk altında olduğu bilinmektedir.MS Hastalığının Belirtileri Nedir?
Denge Bozuklukları, Yorgunluk, Görmede Bulanıklık, Baş Dönmesi, Konuşma Bozukluğu belirtilerden bazılarıdır.MS Hastalığının Olası Kök Nedenleri Nedir?
MS hastalığının kimlerde ve neden geliştiğine dair mekanizma tam olarak bilinmese de yapılan çalışmada potansiyel tetikleyicilere dair çalışmalar vardır. Bağırsak Geçirgenliği, Besin Öğesi Eksiklikleri, Geçirgen Beyin Sendromu (Leaky Brain), Genetik Yatkınlık, Kronik Stres ve Çevresel Faktörler (Ağır Metaller) bazılarıdır.MS Hastalığının Beslenme ile İlişkisi Nedir?
Diyetin kişiye özel olduğu, kök sebeplere ve semptomlar göz önüne alarak bir beslenme protokolü uygulanması gerektiği unutulmamalıdır. Fonksiyonel Tıp Diyetisyeni Eda Maviş‘in aktardığı bilgilere göre, MS hastalarının beslenmesinde uygulanabilecek 4 temel beslenme protokolünden, diyetinden bahsedilebilir. Gelin bu yaklaşımların neler olduğuna bakalım.WAHLS BESLENME PROTOKOLÜ:
Bu protokol MS hastalığı geçmişi olan Dr.Terry Wahls tarafından geliştirilmiştir. Değiştirilmiş bir Paleo diyetidir. Bu protokol hücresel beslenme, toksinlerin azaltılması ve yaşam tarzı değişikliklerini içermektedir. Protokolünün temel taşlarından biri vücudumuzdaki mitokondriyi günde 9 bardak sebze/meyveyle beslemektir. Temel olarak daha fazla yapraklı yeşil sebze tüketilmekte; lahana, mantar, soğan ailesi gibi kükürt açısından zengin sebzeler; havuç, pancar, çilek gibi koyu pigmentli yiyecekler; otla beslenen hayvanların etleri yabani balıklar ve deniz yosunu beslenmede yer almaktadır. Güçlü bağışıklık tepkisine neden olan tahıllar ve lektin (kurubaklagiller) beslenmeden çıkarılır. Paleo diyetinden farklı olarak yumurta da bu beslenme protokolünde çıkarılmıştır.OTOİMMÜN BESLENME PROTOKOLÜ:
Aralıklı açlıkla desteklenen otoimmün protokolle MS semptomları ciddi bir gerileme göstermektedir. Otoimmün beslenme protokolü bir çeşit eliminasyon diyetidir ancak eliminasyon diyetine göre daha sıkı bir diyettir. İltihabı tetikleyen besin grupları (gluten, süt ve süt ürünleri, gece gölgesi sebzeleri, kırmızı et, yumurta, işlenmiş gıdalar…) bir süre diyetten çıkarılır, daha sonra tekrar tanıtma evresine geçilir.LİFLE ZENGİNLEŞTİRİLMİŞ KETOJENİK DİYET:
Ketojenik diyet (KD); yüksek yağlı, düşük proteinli ve düşük karbonhidratlı bir diyettir . Ketojenik diyette vücudun temel enerji kaynağı olan karbonhidrat alımının önemli ölçüde azalmasıyla vücut, ketozis denilen metabolik duruma geçer. Ketozis durumunda ise vücut, enerji kaynağı olarak yağları yakmaya başlar. Farklı oranlarda ketojenik diyet modelleri bulunmaktadır. MS hastaları ile yürütülen bir çalışmada, rastgele olarak üç gruba ayrıldıktan sonra üç farklı diyet modeli 18 ay boyunca uygulatılmıştır. Birinci gruba 20-40 g karbonhidratla sınırlı ketojenik diyet, ikinci gruba aralıklı açlık diyeti (her 6 ayda bir, 7 gün açlık ve 14 saatlik aralıklı açlık diyeti) ve üçüncü gruba yağ ile modifiye edilmiş standart diyet verilmiştir. Çalışma sonucunda ketojenik diyetin ve aralıklı açlık diyetinin bağışıklığı düzenleyebileceğini, hastalığın şiddetini azaltabileceği gözlenmiştir. NOT: Ketojenik diyetler mutlaka doktor veya diyetisyen eşliğinde yapılmalıdır. MS’ e eşlik eden ; pankreas, karaciğer, tiroid, safra kesesi ile ilgili rahatsızlıklara ve kronik olarak böbrek rahatsızlığına sahip olanların bu diyeti uygulamaması gerekir.AKDENİZ DİYETİ:
Akdeniz diyeti; zeytinyağı, sebze, meyve, kuruyemişler ve tam tahıllardan zengin, orta düzeyde balık, kümes hayvanları ve şarap, düşük miktarda süt ürünleri içeren bir diyet modelidir. Bu diyete göre ana öğünlerde; meyve (1-2 porsiyon), sebze (≥2 porsiyon), zeytinyağı ve ekmek, pirinç, kuskus, diğer tahıllar (tercihen tam tahıl), patates (1-2 porsiyon) tercih edilmelidir. Her gün ise süt ürünleri (2 porsiyon), zeytin-kuruyemiş (1-2 porsiyon), baklagiller ve baharatlar, soğan ve sarımsak önerilmektedir. Diyette doymuş yağ asitlerinin azaltılması önemlidir. (OMEGA 6) MS hastalığında miyelin kılıf akıcılığının oluşması ve sinir iletiminin artması için EPA, DHA ve ALA olarak isimlendirilen OMEGA 3 yağ asitleri beslenmede önemlidir. OMEGA 3 yağ asitlerinin doğal kaynaklarından yağlı balıklar (somon, uskumru, sardalya) haftada en az 2 kez yenilmelidir. Diğer bir omega 3 yağ asidi kaynağı olan (ALA) keten tohumunda bulunur. Salatalara eklenip (Günde 1 çorba kaşığı) tüketilebilir. Bununla birlikte; B12 ve D vitamini sinir iletiminde etkili vitaminlerdir. Beslenmede eksikliklerinin giderilmesi önemlidir. MS hastalarında konstipasyon (kabızlık) gibi sorunlara sık rastlanmaktadır. Posa içeriği yüksek besinler diyette yer almalıdır.**Nutrisyonel Destek
Kronik MS’te yutma güçlükleri sık görülen sorundur. Bununla birlikte kilo kayıpları da görülüyorsa enteral veya parenteral beslenmeden, nutrisyonel destekten yararlanılmalıdır.Fonksiyonel Tıp Diyetisyeni Eda Maviş Kimdir?
2019 yılında İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik bölümünden şeref öğrencisi olarak mezun oldu. Lisans eğitimi boyunda İstanbul Çapa Tıp Fakültesi, İstanbul Fransız Lape Hastanesi, İstanbul Vital Hospital, Bekard Catering ‘’ Türk Hava Yolları Projesi’’ kurumlarında staj yaptı. Yakuplu Aile Sağlığı Merkezi’nde gönüllü diyetisyenlik yaptı. Lisans eğitiminin son senesinde kongrede iki bildirisi yayınlandı. Mezuniyetinden sonra özel kurumlarda fonksiyonel tıp alanında obezite, otoimmün hastalıklar, metabolik hastalıklar, onkoloji ve böbrek hastalıkları üzerine çalıştı ve yönetici diyetisyenlik yaptı. Birçok eğitim ve kongrelere katıldı ancak ilk mezunları arasında olduğu Fonksiyonel Tıp Diyetisyenliği eğitimi hastalıklara karşı bütüncül bir bakış açısı geliştirmesini sağladı. Bununla birlikte Aromaterapi, Fitoterapi, Apiterapi ve Bioenerji üzerine aldığı eğitimler bütüncül bakışını güçlendirmiştir. Şu anda ‘’Birimden bütüne sağlık’’ mottosuyla kurduğu, NutriHealing Beslenme ve Diyet Danışmanlık Merkezi’nin kurucu diyetisyenidir. Canlı Destek Hattı üzerinden bize ulaşabilirsiniz.Eda MAVİŞ
FONKSİYONEL TIP DİYETİSYENİ